Ekonomi

Teknoloji alaka düzeyini nasıl değiştiriyor?

Channel7 Medya Kümesi İdari Danışmanı Muzaffer Şafak, ‘Teknoloji ilişkileri nasıl etkiler’Yazısında akıllı telefonların insan sağlığına etkileri hakkında bilgi paylaşımı başlıklı bir yazı kaleme alan Şafak, şunları kaydetti: Evet, telefon bağımlılığı gerçekten de kontrol edilemeyen takıntılı bir davranışa dönüştü ve dönüşüyor.sözlerini kullandı.

“T telefon bağımlılığı gerçekten kontrol edilemeyen takıntılı bir davranışa dönüştü ve “Şafak diyor, “Türkiye’de uyandıktan sonraki ilk 15 dakikada telefona bakma oranı yüzde 79 iken Avrupa’da aynı oran yüzde 62. Avrupa’da yatağa gitme oranı %53, Türkiye’de ise aynı oran %72.söz konusu.

İşte Şafak’ın o paylaşımı:

Günümüzde teknolojinin amansız gelişiminin toplumları ve bireyleri nasıl acımasızca değiştirdiğini gözlemliyoruz. Bir süre sonra bu değişimi doğal karşılayıp bu sürecin bir parçası mı oluyoruz?

Kısacası herkesin çeşitli marka ve modellerde sahip olduğu “akıllı telefon” kullanımı gerçekten bir çılgınlığa dönüştü. Daha önce telefon olmayan bu cihaz, artık bireylerin vazgeçilmezi olan garip bir cihaz haline geldi.

Telefon dediğimiz cihazlarla eskisi gibi sesleri duyarak haberleşmiyor muyduk? Gerçek değil miydi? Bu iletişim formülüdür. Günümüzde her şeyin değiştiği gibi bu da değişti, iletişim artık sanallaştırılıyor. Sizce böyle bir değişim ve özellikle iletişim ve bağ kurmanın hızlanması bireyleri keyifli kılıyor mu? Yoksa memnun etmeye mi çalışıyorlar? Hayat ne kadar kısa ama bunu 60 yaş ve üstü daha iyi anlıyor. Kullanıcılar bu hıza ayak uydurarak kişiselleştirme ve ihtişam uğruna mutluluğu kaçırıyor gibi mi görünüyor?

Tüm ulaşım araçlarında, kafaların telefon dedikleri garip bir cihaza sürekli baktığını, otururken veya yürürken bile gözlerini cihazdan ayıramayan, birbirine çarpan insanları, yürürken gözlerinin ve kulaklarının sürekli bu cihazı takip ettiğini gözlemleyin. , bu bir delilik halidir, dramatik sonuçları belli olmuştur. Ne yazık ki araştırmalar var.

Akıllı telefonların yol açtığı birçok fiziksel ve ruhsal olumsuz etki olduğu aşikardır. FENALIK(Özgül Absorpsiyon Oranı) değerleri düşük olmasına rağmen partikül radyasyon emisyonu olmamasına rağmen emisyonlar her zaman devam etmekte, EM (elektromanyetik) alan ve RF(Radyo frekansı) emisyonunun devamlılığı ve baş, vücut ve üreme organlarına yakınlığı nedeniyle kullanıcıların maruz kalacağı sağlık risklerine ilişkin net bir bilgi olmamakla birlikte. RF sürekliliği nedeniyle dikkate alınması ve alarm verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Bu etkilere ek olarak, dile yetkililer tarafından başka aksaklıklar da getirilmektedir, başlıcaları; DNA hasarlar, mutasyonlar ve tümörler, nörolojik etkiler, bağışıklık ve üreme sistemlerindeki bozukluklar, el ve parmaklarda rahatsızlık, eklem ve karpal tünel sendromu, baş ağrıları, uyku bozukluğu, bel ve sırt ağrılarından bahsedilebilir.

Yukarıda fiziksel ve RF hasarlarından bahsetmeye çalıştık. Ayrıca manevi etkilerinden de bahsetmek gerekir. Depresyon, başarısız ya da eksik yapmaktan suçluluk duyma, öfke, geciken süreçler, kaygı, davranış sorunları, yetersizlik duyguları, gerçek hayata dahil olma sorunu gibi daha birçok olumsuzluk yaşanabilir.

Deollite,(özel şirket limited) 2022 araştırma verileri endişe verici, evet telefon bağımlılığı gerçekten kontrol edilemeyen takıntılı bir davranışa dönüştü ve öyle de. Bu araştırmadan alıntılar yapın;

Her 5 kişiden biri trafikte akıllı telefonuna bakıyor, kullanıcıların %20’si karşıdan karşıya geçerken telefonunu kullanıyor, özellikle 18 yaş ortasında telefon kullanmaya devam etme konusunda dünyada öndeyiz -25, her iki kullanıcıdan birinin çektiği fotoğrafları sosyal medyada paylaşıyor.

Telefon kullanıcılarının %22’si telefon bağımlısı olarak tanımlanıyor. On kişiden dokuzu uyandıktan sonraki 15 dakika içinde telefonunu kontrol ediyor.

Telefon kullanıcıları günde ortalama 70 kez telefonlarını kontrol ediyor ve toplam 15 dakika ekrana bakıyor. Sabahları yüzünü yıkamadan telefonlarına bakanların oranı yüzde 78’e ulaştı.

Akıllı telefon bağımlılığında Avrupa’nın önünde yer alan Türkiye’de uyandıktan sonraki ilk 15 dakika içinde telefona bakma oranı %79 iken, aynı oran Avrupa’da %62 olarak gözlemleniyor. Örneğin yatmadan önceki son 15 dakikada telefona bakma oranı Avrupa’da %53 iken, Türkiye’de bire bir bu oran %72’ye ulaşıyor.

Her üç kişiden ikisi günde en az bir kez WhatsApp ve Facebook Messenger gibi anlık mesajlaşma ağlarında paylaşılan görüntüleri izliyor.

İçerik üretimi açısından değerlendirdiğimizde kullanıcıların anlık mesajlaşma uygulamalarında en sık %54 ile akıllı telefonları ile fotoğraf çektikleri, %52 ile fotoğraf ve %45 ile görsel paylaştığı görülmektedir.

Türkiye’de kadınların erkeklere göre akıllı telefonların özelliklerine ilişkin farkındalıklarının daha yüksek olduğu ve bu özellikleri daha fazla kullandıkları görülüyor.

Tüm araştırma konularını ve elde edilen bilgileri dikkatlice incelediğimizde durumun oldukça önemli olduğu görülmektedir.

Bu durum kontrolden çıkacak gibi görünmekte olup, nasıl ki ortamdaki aile bireyleri bile ortadayken sanki yerdeymiş gibi sohbet etmek yerine bu cihazların ekranına bakmaktan kendilerini alamamaktadırlar. Her biri başka dünyalarda değil mi? Böyle bir bağımlılık bireyleri daha izole ve yalnız yapmaz mı?

Evden çıkarken ilk önce anahtarlar yerine bu garip cihazın yanımızda olup olmadığını kontrol etmiyor muyuz? Bir uzuvumuz, ayrılmaz bir parçamız yok muydu?

BU KÜÇÜK “ŞEY”E HANGİ MEDYUMDAN VE NEDEN SÜRPRİZ ETTİK?

E-postalar, görseller, uygulamaların takibi, Instagram, YouTube, Zoom ve benzeri yüzlerce uygulamayı izlemek ve yazmak, sistem üzerinde sürekli interaktif kalmak, en iyi olmak, harika olmak, hata yapmamak, her zaman kontrolü elinde tutmak, sınırları alabildiğine küçültmeye veya kaldırmaya çalışmak, bu kıyasıya yarış ve sanal yaşam tarzı bizi keyifli kılıyor mu?

Bütün bunlar elbette sosyologlar ve psikiyatristler tarafından değerlendiriliyor ama tüm bu davranışların bireysel ve toplumsal sorunlara yol açacağını, kısacası doyum ve huzuru, gerçek hayatla bağları zayıflatacağını düşünmeliyiz.

Tüm mesajlar Keyifli, huzurlu ve sağlıklı kalmak için bildirimleri kapatmayı öğrenmeliyiz.

Tüm olumsuz ve yıpratıcı etkilerine rağmen elbette hayatımıza, işimize ve ilim edinmemize sayısız fayda sağladığı inkar edilemez. Artık onunla birçok işlemi kolay, hızlı ve rahat bir şekilde halledebiliriz.

Bilgi aramada, sağlıkta, eğitimde, yolda, sorgulamada, kıyaslamada, aramada kısacası aklınıza gelen ve o an hatırlayamadığınız, bilmediğiniz, tereddüt ettiğiniz her şeyde sadık ve karşılıksız yardımcımızdır. .

KAYNAK: HABER7

kangal-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu